Gözaltı Kararı Kim Verir? Edebiyatın Merceğinden Adalet, Otorite ve İnsan Kelimelerin dünyasında her şey bir karara dönüşür. Bir karakterin susması, bir yazarın nokta koyması, bir anlatıcının yön değiştirmesi… Her biri bir tür hüküm gibidir. Edebiyat, sadece hikâyeleri anlatmaz; aynı zamanda otorite, özgürlük ve vicdan arasındaki o görünmez savaşın kaydını da tutar. İşte bu yüzden, “Gözaltı kararı kim verir?” sorusu yalnızca hukuki bir mesele değil; insanın iç dünyasına, toplumsal düzenin gölgesine ve edebiyatın sorgulayıcı damarına kadar uzanır. Adaletin Gölgesinde Bir Anlatı: Kelimenin Tutanağı Bir hukuk metninde “gözaltı kararı”, somut bir otoritenin eylemidir — genellikle cumhuriyet savcısı ya da hakim tarafından verilir.…
8 YorumEtiket: bir
Görgülü Olmak Ne Anlama Gelir? Tarihin Aynasında Bir İnsanlık Dersi Bir Tarihçinin Kaleminden: Geçmişe Dönüp Kendimizi Anlamak Tarihin tozlu sayfalarını karıştırırken bazen yalnızca savaşlar, krallar ya da imparatorluklar değil; insanın gündelik yaşamına yön veren değerler de belirir. Görgü bunlardan biridir. Bugünün hızla değişen dünyasında unutulmaya yüz tutmuş gibi görünen bu kavram, aslında toplumların omurgasını oluşturan bir kültür mirasıdır. Bir tarihçi olarak, “görgülü olmak” ifadesinin sadece nezaket kurallarından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir toplumun ahlaki, kültürel ve sosyal olgunluğunu yansıttığını görmek beni her defasında büyüler. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e: Görgünün Sosyal Bir Kod Olarak Yükselişi Görgü, Osmanlı toplumunda yalnızca bireysel bir meziyet değil,…
8 YorumÖğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Grev Bilinci Bir eğitimcinin sınıfta yaşadığı her an, yalnızca bilgi aktarmakla kalmaz; aynı zamanda insanın adalet, eşitlik ve dayanışma gibi kavramları nasıl öğrendiğini de gözler önüne serer. Öğrenme, bireyin iç dünyasını dönüştüren bir süreçtir; tıpkı toplumun da zaman zaman kendini yeniden öğrenmesi gibi. Grev, bu anlamda sadece bir çalışma eylemi değil, toplumsal öğrenmenin güçlü bir ifadesidir. Çünkü her grev, “hak” kavramının yeniden öğretildiği bir sınıf gibidir. Peki, grevin amacı nedir ve bu süreç bireysel ya da toplumsal düzeyde nasıl bir öğrenme alanı yaratır? Grev: Öğrenme ve Dönüşüm Arasındaki Köprü Öğrenme teorilerinden biri olan John Dewey’in deneyimsel…
8 YorumJoJo Kaç Cilt? Felsefi Bir Perspektiften İnceleme Bir filozof, dünya ve insan hakkında sorular sorduğunda, sadece bilgi edinmeye değil, aynı zamanda bu bilgilerin varoluşsal anlamına da odaklanır. Yaşadığımız evrende, her şeyin bir anlamı olup olmadığını sorgulamak, en temel insan sorularından biridir. JoJo’nun Bizarre Adventure gibi bir sanat eseri de, felsefi bakış açısıyla değerlendirildiğinde, sadece bir manga serisi olmanın ötesine geçer. Peki, bir manga serisinin “kaç cilt olduğu” gibi basit bir soru, gerçekten ne kadar basit olabilir? Bu yazıda, JoJo’nun cilt sayısını sorgularken, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden nasıl derin anlamlar çıkarabileceğimizi keşfedeceğiz. JoJo’nun Evrensel Gerçekliği: Ontolojik Bir Bakış JoJo’nun Bizarre…
8 YorumGölcük Bursa Arası Kaç Km? Siyaset, Mekân ve Güç Üzerine Bir Yol Hikâyesi Bir siyaset bilimci için mesafeler yalnızca kilometreyle ölçülmez. Her yol, her şehir, her durak; iktidarın biçimlerini, toplumsal ilişkilerin katmanlarını ve vatandaşlığın görünmez sınırlarını da taşır. Gölcük’ten Bursa’ya uzanan yol da böyledir — sadece yaklaşık 127 kilometrelik bir mesafe değil, aynı zamanda Türkiye’nin sosyo-politik dokusuna açılan sembolik bir güzergâhtır. Bu yazı, “Gölcük Bursa arası kaç km?” sorusuna yalnızca bir seyahat rehberi yanıtı değil, aynı zamanda güç, kurum, ideoloji ve toplumsal etkileşim açısından politik bir okuma sunar. Mesafenin Anlamı: Mekânın Siyaseti Her şehir, bir iktidar biçiminin yansımasıdır. Gölcük, sanayinin,…
6 YorumUzun Kamış mı Kısa Kamış mı? Atış Mesafesi ile Kontrol Arasında İnce Bir Hat Bu soruyu yıllardır içimde taşıyorum: Rüzgârın deniz kokusunu taşıdığı bir sabah, elinizde kamış… Peki hangisi? Uzun mu, kısa mı? Bu yazıyı tutkuyla yazıyorum çünkü olta kamışı boyu, sadece teknik bir detay değil; aynı zamanda avcının karakterini, avın mekânını ve anın ritmini belirleyen bir seçim. Gelin, kökenlerden bugüne ve yarına uzanan bir yolculukla meseleyi gerçekçi ama samimi bir dille masaya yatıralım. Özetle: Uzun kamış menzil ve kaldıraç, kısa kamış ise isabet ve çeviklik demektir. Ama her kuralın bağlama göre istisnası vardır. Okurken hayal edin: Kıyıda köpüklenen su,…
8 YorumGezinin İngilizcesi Ne? Bir Felsefi İnceleme Bir kelimenin anlamı, sadece dilin bir parçası olarak kabul edilemez. Dil, aynı zamanda düşüncelerimizi, dünyayı algılayış biçimimizi ve varlığımızı anlamamıza yardımcı olan bir araçtır. “Gezi” kelimesi, insanın hareketini ve keşfetme arzusunu simgelerken, bu kelimenin farklı dillerde nasıl ifade bulduğu, dilin ötesinde, anlamın kendisini nasıl şekillendirdiğini sorgulamamıza neden olur. “Gezinin İngilizcesi ne?” sorusu, yalnızca bir dilsel çeviri meselesi olmanın ötesinde, kültürler arası anlam farklılıklarını, epistemolojik ve ontolojik düzeyde de ele almamızı sağlar. Bu yazıda, gezi kelimesinin İngilizcesinin ne olduğu sorusunu, felsefi bir bakış açısıyla, etik, epistemoloji ve ontoloji çerçevesinde derinlemesine inceleyeceğiz. Etik Perspektif: Gezinin Tanımında…
8 YorumÖzenti Nasıl Yazılır? Antropolojik Bir Bakış Açısı Kültürlerin Çeşitliliğini Merak Eden Bir Antropologun Davetkar Girişi Bir antropolog olarak, farklı kültürleri, onların ritüellerini, sembollerini, topluluk yapılarını ve kimliklerini anlamak, hayatımın merkezinde yer alıyor. Her kültür, kendi içinde benzersiz bir dünya görüşü sunar ve bu dünyalar, insanlar arasındaki ilişkilerle şekillenir. Bugün, günlük hayatımıza dâhil olmuş bir terimi ele alacağız: özenti. Ancak bunu sadece bir davranış biçimi olarak değil, toplumsal bir kavram olarak inceleyeceğiz. Özenti nasıl yazılır sorusu, bu kelimenin sadece dildeki doğru yazımıyla ilgili değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel yapılarla ilişkili bir meseledir. Özenti, kültürel bağlamda, bir kişinin kendini bir başkasına…
4 YorumHünerli Eller Ne Demek? Gelecekteki Değerini Keşfetmek Hepimiz, işte o eski meslekleri düşündüğümüzde, “hünerli eller” ifadesini sıkça duyarız. Belki de büyüklerimizden, öğretmenlerimizden veya bir zanaatkarın maharetini izlerken. Peki, “hünerli eller” derken aslında neyi kastediyoruz? Bu ifade, sadece beceri ve el işçiliğiyle ilgili mi yoksa gelecekte daha geniş bir anlam mı kazanacak? Bugün, geçmişin bir mirası olan bu kavramı geleceğe dair vizyoner bir bakış açısıyla incelemek istiyorum. Hünerli Eller: Geçmişin İzleri Hünerli eller, tarih boyunca sanatın, zanaatın ve el emeğinin gücünü temsil etmiştir. Eskiden bir marangozun, bir dokumacının veya bir seramiğin elleriyle yarattığı işler, sadece estetik değil, aynı zamanda toplumun ekonomik…
6 YorumMuayyen Nezir Ne Demek? Antropolojik Bir Perspektiften İnceleme Kültürlerin çeşitliliğini anlamak, insan olmanın temel bir parçasıdır. Her toplum, kendine özgü ritüeller, semboller, inançlar ve kimlikler yaratır. İnsanlar, bazen belirli bir amaca yönelik olarak dini ya da toplumsal anlam taşıyan sembolik eylemleri yerine getirirler. Antropologlar, bu eylemleri anlamak ve kültürler arasındaki benzerlikleri ve farkları keşfetmek için derinlemesine bir bakış açısı benimserler. Bu yazıda, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan “muayyen nezir” kavramını antropolojik bir perspektiften inceleyeceğiz. Muayyen Nezir: Tanım ve Anlamı Muayyen nezir, belirli bir amacı gerçekleştirmek ya da bir dileği yerine getirmek amacıyla yapılan bir tür dini veya manevi…
6 Yorum