Komşu Komşu Tekerlemesi Nasıl? Masum Bir Oyun mu, Eski Kalıpların Tekrarı mı?
Cesur bir iddiayla başlayayım: “Komşu komşu tekerlemesi” yalnızca sevimli bir çocuk oyunu değil; aynı zamanda komşuluk, hediyeleşme, hatta rıza ve güç ilişkileri üzerine yüzyıllık kalıpları çocuk dilinde yeniden üreten bir kültürel metin. Evet, ritmi eğlenceli, hareketleri tatlı—ama peki ya mesajları? Bu tekerleme, bugün yetiştirmeye çalıştığımız özgüvenli, sınırlarını bilen, eşitlikçi çocuklarla gerçekten uyumlu mu?
Komşu Komşu Tekerlemesi Nasıl? Neyi Anlatıyor, Neyi Gizliyor?
Akılda Kalıcılığın Bilimi: Ritim, Kafiye ve Tekrar
Bilişsel psikoloji bize ritim ve tekrarın hafızayı güçlendirdiğini söylüyor. Tekerlemenin ölçülü yapısı ve kafiye düzeni, çocukların fonolojik farkındalığını ve dil akıcılığını destekler. El çırpma, dönme, sıçrama gibi hareketler eklendiğinde motor koordinasyon da devreye girer. Yani pedagojik açıdan biçim kısmı güçlü: ritim, tekrar ve hareket, öğrenmeyi hızlandırır. Ne var ki eğitim sadece biçim değildir; içerik ve değerler de en az bunun kadar önemlidir.
Rıza ve Sınırlar: “Kapı Çalmak”tan “İçeri Girmek”e Giden Yol
Tekerlemelerde sık görülen kalıp, birinin kapısına gitmek, talepte bulunmak ve al-ver ilişkisi kurmaktır. Peki çocuklar bu kalıbı nasıl okuyor? Birinin kapısını çalmak, onunla etkileşime girmek için otomatik bir hak değildir. Modern pedagojide rıza (consent), “sınırlarım var ve bir başkasının sınırına saygı duyarım” demektir. Tekerleme, “ısrar et, iste, al” mesajına kaydığında, çocuklara “hayır”ın geçerliliği silikleşebilir. Bu nedenle oyunda “sor–cevapla–saygı göster” döngüsünü görünür kılmak şart.
Komşuluk: Dayanışma mı, Gözetim mi?
Klasik tekerleme komşuluğu sıkı bir etkileşim ağı gibi resmeder: Sık çalınan kapılar, dolaşan nesneler, her an hazır bir karşılıklılık. Güzel—ama eksik. Bugünün şehir yaşamında komşuluk, mahremiyet ve güvenlik hassasiyetlerini de içeriyor. Çocuklara “komşu iyidir” demek kadar, “komşunun sınırı vardır” demeyi de öğretmek gerekir. Aksi halde komşuluk, dayanışmadan çok gözetim duygusuna dönüşebilir: “Her şey birbirimizin gözünün önünde olmalı” gibi…
Tüketim ve “Küçük Hediyeler”: Neyi Normalleştiriyoruz?
Tekerlemenin kurgusu çoğu zaman bir nesne etrafında döner: Yiyecek, oyuncak, eşya… Çocuk aklında “değerli olan şey” somut nesneye indirgenebilir. Elbette paylaşmak güzeldir; fakat paylaşımın yalnızca maddi bir takas gibi sunulması, şefkat, zaman, emek, birlikte oyun kurma gibi maddi olmayan değerleri gölgede bırakabilir. “Hediye” yerine “birlikte oynama”, “yardımlaşma”, “duygularını sorma” gibi alternatif eylemler oyunun mesajını dönüştürebilir.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri: Kimin Kapısı, Kimin Sesi?
Bazı varyantlarda konuşan, bekleyen, ikram eden ya da kapıyı açan figürler cinsiyete kodlanır. Bu, çocuklara kimin “ev içi rolü”, kimin “dışarıdaki rolü” olduğuna dair eski mesajlar iletebilir. Eşitlikçi bir uyarlama, rolleri dönüşümlü dağıtarak “herkes her işi yapabilir” mesajını çocukların somut deneyimine dönüştürebilir.
Artıları ve Eksileri: Dürüst Bir Terazi
Artıları
- Ritim ve tekrar sayesinde dil gelişimine katkı.
- Hareketli oyun kurgusuyla motor koordinasyon desteği.
- Topluluk içinde birlikte hareket etme ve sıra bekleme becerisi.
Eksileri
- Rıza ve sınır kavramının belirsizleşmesi (ısrar, kapı baskını, “al–ver”ın otomatikleşmesi).
- Tüketim odaklı paylaşım mesajlarının ağır basması.
- Toplumsal cinsiyet kalıplarının fark edilmeden yeniden üretilmesi.
Nasıl Dönüştürürüz? Eleştirel Oyun Tasarımı İçin Öneriler
“Sor–Bekle–Saygı Duy” Kuralını İskelete Yerleştirin
“Kapıyı çal—izin iste—cevabı dinle—karara saygı duy” adımlarını oyunun görünür kuralı yapın. “Hayır” cevabını dramatize ederek normalleştirin; çocuk, reddi kişisel bir başarısızlık olarak değil, sınırın doğal sonucu olarak öğrensin.
Somut Nesneden Duygusal Paylaşıma Geçin
Nesne istemek yerine “beraber oynayalım mı?”, “yardım edebilir miyim?” gibi öneriler kullanın. Böylece paylaşım, şeylere değil ilişkilere odaklanır.
Rolleri Dönüşümlü Paylaştırın
Kapıyı çalan, açan, konuşan, bekleyen herkes sırayla rollerini değişsin. Çocuk, bakım ve iletişim rollerini cinsiyetten bağımsız deneyimlesin.
Örnek Eşitlikçi-Uyumlu Kısa Uyarlama
(Tamamen özgün, ritimli bir mini versiyon)
“Komşu komşu, çal kapı,
Sor izinle, tut lafı.
‘Olur’ dersen paylaşalım,
‘Olmaz’ dersen saygı—kalım.
Birlikte oyun, birlikte hal,
Herkes eşit, kural bu hal.”
Ölçütlerle Bakınca: Pedagojik Değer + Kültürel Güncelleme
“Hem eğlenceli hem doğru değerleri taşıyan” bir içerik üretmek mümkün. Tekerlemeyi yasaklamak yerine güncellemek en akılcı yol: ritim ve hareket kalsın; mesajlar rıza, eşitlik, mahremiyet ve duygusal paylaşım lehine dönsün. Böylece çocuklar yalnızca sözleri tekrar etmez; aynı zamanda yaşamak istediğimiz dünyanın küçük provasını yapar.
Provokatif Sorular: Tartışmayı Başlatalım
Gerçekten masum mu?
Tekerleme “gelenek” diye dokunulmaz mı, yoksa gelenekler de çocukların iyiliği için evrilmeli mi?
Rıza nereye sığar?
“Israr et—al” kalıbını oyundan çıkardığımızda çocuklar ne kaybeder, ne kazanır?
Komşuluk nasıl bir ilişki?
Gözetimin değil, güvenin ve sınırın olduğu bir komşuluk dili yaratabilir miyiz?
Son Söz: Cesurca Sevgi
Sevdiğimiz gelenekleri savunmak kadar, onları dönüştürmek de bir sevgi biçimi. “Komşu komşu tekerlemesi nasıl?” sorusunu ciddiye alalım; ritmini korurken, sözlerini çocukların yarınına yaraşır hale getirelim. Siz nasıl bir uyarlama yapardınız? Hangi mesajları öne çıkarır, hangilerini geride bırakırdınız? Yorumlarda buluşalım, birlikte daha iyi bir oyun dili yazalım.